Huzur evinde 3 yaşlı kadın AZRAİL gelirse canımızı alırsa diye düşünmüş… Biri: ………Buldum bebek taklidi yapalım, bebek sanıp gider demiş… Diğerleri de onaylamış. Bir gece AZRAİL gelmiş: Geldiğini anlamışlar… Biri ‘MAMMA’ diğeri ‘ANNEE’ öteki ‘INGAA’ demiş… -AZRAİL’de ‘Hadi bakalım ATTAAA Demiş ???? BONUS FIKRA Bir zamanlar, uçsuz bucaksız bir ormanda, minik bir tavşan yaşardı. Adı Ponpon’du. Ponpon, her gün ormanın derinliklerinde yeni maceralar peşinde koşardı. Ancak bir gün, yolda kaybolmuş bir yavru kuş buldu. Kuşun adı Cikcik’ti ve o çok üzgündü çünkü annesini kaybetmişti. Ponpon, Cikcik’e yardım etmeye karar verdi ve birlikte annesini aramaya koyuldular. Ormanda birçok hayvanla tanıştılar ve her biri onlara annesini bulmaları için farklı ipuçları verdi. Nihayetinde, yüksek bir ağacın tepesinde, Cikcik’in annesini buldular. Cikcik ve annesi çok mutlu bir şekilde kavuştular. Bu macera, Ponpon’a ormanda yardımsever olmanın ve yeni arkadaşlıklar kurmanın ne kadar önemli olduğunu öğretti. O günden sonra Ponpon, ormandaki tüm hayvanlarla daha da yakın bir dostluk kurdu ve hep birlikte birçok maceraya atıldılar. Ponpon ve Cikcik, Cikcik’in annesiyle kavuşmanın sevincini yaşadıktan sonra, ormanın derinliklerinde daha da güzel maceralar yaşamaya başladılar. Bir gün, eski ve gizemli bir ağacın yanında, yosunlarla kaplı bir taş buldular. Bu taş, üzerinde eski yazıtlar olan gizemli bir harita çıktı. Haritada gösterilen yer, ormanın çok ötesinde, bilinmeyen bir hazinenin yerini işaret ediyordu. Ponpon ve Cikcik, maceraya atılmaya karar verdiler ve hazinenin peşine düştüler. Yol boyunca çeşitli zorluklarla karşılaştılar. Derin nehirleri geçtiler, yüksek dağları tırmandılar ve karanlık mağaralardan geçtiler. Bu süreçte, ormanın çeşitli hayvanları da onlara eşlik etmeye başladı. Aralarında zeki bir sincap, güçlü bir geyik ve şefkatli bir baykuş vardı. Her biri, Ponpon ve Cikcik’e yolculukları sırasında farklı yetenekleriyle yardımcı oldu. Nihayet, haritanın gösterdiği yere vardıklarında, gözlerine inanamadılar. Büyük bir meyve bahçesi bulmuşlardı. Bu bahçe, ormanın tüm hayvanları için yeterince yiyecek sağlayacak kadar büyüktü. Aslında, bu “hazine”, altın veya mücevher değil, hayvanların birlikte yaşayıp, paylaşarak mutlu olabilecekleri bir kaynakmış.
Huzur evinde 3 yaşlı kadın AZRAİL gelirse canımızı alırsa diye düşünmüş… Biri: ………Buldum bebek taklidi yapalım, bebek sanıp gider demiş… Diğerleri de onaylamış. Bir gece AZRAİL gelmiş: Geldiğini anlamışlar… Biri ‘MAMMA’ diğeri ‘ANNEE’ öteki ‘INGAA’ demiş… -AZRAİL’de ‘Hadi bakalım ATTAAA Demiş ???? BONUS FIKRA Bir zamanlar, uçsuz bucaksız bir ormanda, minik bir tavşan yaşardı. Adı Ponpon’du. Ponpon, her gün ormanın derinliklerinde yeni maceralar peşinde koşardı. Ancak bir gün, yolda kaybolmuş bir yavru kuş buldu. Kuşun adı Cikcik’ti ve o çok üzgündü çünkü annesini kaybetmişti. Ponpon, Cikcik’e yardım etmeye karar verdi ve birlikte annesini aramaya koyuldular. Ormanda birçok hayvanla tanıştılar ve her biri onlara annesini bulmaları için farklı ipuçları verdi. Nihayetinde, yüksek bir ağacın tepesinde, Cikcik’in annesini buldular. Cikcik ve annesi çok mutlu bir şekilde kavuştular. Bu macera, Ponpon’a ormanda yardımsever olmanın ve yeni arkadaşlıklar kurmanın ne kadar önemli olduğunu öğretti. O günden sonra Ponpon, ormandaki tüm hayvanlarla daha da yakın bir dostluk kurdu ve hep birlikte birçok maceraya atıldılar. Ponpon ve Cikcik, Cikcik’in annesiyle kavuşmanın sevincini yaşadıktan sonra, ormanın derinliklerinde daha da güzel maceralar yaşamaya başladılar. Bir gün, eski ve gizemli bir ağacın yanında, yosunlarla kaplı bir taş buldular. Bu taş, üzerinde eski yazıtlar olan gizemli bir harita çıktı. Haritada gösterilen yer, ormanın çok ötesinde, bilinmeyen bir hazinenin yerini işaret ediyordu. Ponpon ve Cikcik, maceraya atılmaya karar verdiler ve hazinenin peşine düştüler. Yol boyunca çeşitli zorluklarla karşılaştılar. Derin nehirleri geçtiler, yüksek dağları tırmandılar ve karanlık mağaralardan geçtiler. Bu süreçte, ormanın çeşitli hayvanları da onlara eşlik etmeye başladı. Aralarında zeki bir sincap, güçlü bir geyik ve şefkatli bir baykuş vardı. Her biri, Ponpon ve Cikcik’e yolculukları sırasında farklı yetenekleriyle yardımcı oldu. Nihayet, haritanın gösterdiği yere vardıklarında, gözlerine inanamadılar. Büyük bir meyve bahçesi bulmuşlardı. Bu bahçe, ormanın tüm hayvanları için yeterince yiyecek sağlayacak kadar büyüktü. Aslında, bu “hazine”, altın veya mücevher değil, hayvanların birlikte yaşayıp, paylaşarak mutlu olabilecekleri bir kaynakmış.